Hülya Koçyiğit’ten yıllar sonra gelen Tarık Akan itirafı
Hülya Koçyiğit Tarık Akan ile ilgili “Tarık Akan gerçekten çok erken aramızdan ayrılan, çok değerli, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir aktördü. Onu saygıyla anıyorum” dedi. Koçyiğit, Akan’ı sevgiyle yad ettiğini dile getirerek, “Kendisi adeta bir çocuk temizliğinde, saflığında bir insandı ve onunla iletişim kurmak çok kolaydı. Çünkü çok değer verirdi insanlara, dinlerdi, dinlemesini bilirdi” sözlerini söyledi.
Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı bir filmi “Ertem Eğilmez, çok nevi şahsına münhasır bir tipti. Hepimizin çok sevdiği bir kişiydi, esprili konuşurdu. Konuşmaları çok fazla esprili olurdu. Tarık’ın hiçbir tecrübesi olmadığı için, canlandıracağı role hazırlarken adamakıllı onunla çalışmıştı. Tabii ki ben de rol arkadaşı olduğum için ona elimden geldiği kadar destek olmuştum. Sonra giderek Tarık mesleğini çok sevdi ve mesleğini daha iyi öğrenmek için çok çaba sarf etti ve sonunda bayağı güçlü bir aktör oldu.” sözleriyle anlattı.
Ardından, “Çünkü o da biliyordu ki halka hitap eden işler yapıyoruz. Halkın sancıları, beklentileri, isyanları varsa, bütün bunlar sinemaya geçmeli. Sinema o konuda dikkat çekmeli ve yöneticiler o konuyu halletmek için çalışmalı. Sinemanın böylesine yani bir işaret etme gibi bir görevi var. Çünkü yaşarken birçok şeyi göz ardı edebiliyoruz. Ama orada bir hakikat varsa bu hakikati sinema gösteriyor” sözlerini dile getirdi.
Aile olduklarını, “Belki ailece görüşmüyorduk, birlikte çok zaman geçirmiyorduk ama biz sinema olarak bir aileyiz zaten. Öylesine bir aileyiz ki o benim kardeşim, ben onun ablası, meslektaşı, yoldaşıyım. Sinemamızla, mesleğimizle ilgili birbirimize verdiğimiz destek ve çabalar var. Bir film biter, belki ikinci filmde bir sene sonra, iki sene sonra karşılaşır, dün ayrılmışçasına birbirimizi sevgiyle kucaklardık” sözleriyle ifade etti.
Derman filminden şöyle bahsetti: “Her film çekim şartları açısından ‘Derman’ kadar zor değil tabii ki. Derman’ın çekim şartlarının zorluğu tabiat şartlarından geliyordu. Ağrı’da filmi çektik ve kış aylarıydı. Orada kışın kapanan yollar ve mahsur kalan insanlar ve onların başına gelen bir hikayeydi. Ben orada devlet memuru bir ebeyi canlandırıyordum. Tarık da suçlu olduğu için dağa kaçmış bir kişiyi canlandırıyordu. O filmde birlikte birçok tehlikeli anlar yaşadık, donma tehlikesi geçirdik, ekip olarak bir anda sislerin içinde kaldık. Ben parmaklarımın donmaya başladığını hissettim, daha doğrusu parmaklarımı hissetmemeye başladım. (Tarık Akan) Hemen karla benim ellerimi ovuşturdu. ‘Geçecek, geçecek’ dedi. Herkes birbirine yaklaşıyor ki kaybolmayalım diye. ‘Bir tuhaflık var, ben elimi hissetmiyorum’ demeye başladım. Çünkü hepimiz belli hareketler yapıyorduk donmamak için. Bizi oraya getiren vasıtayı görmüyoruz, sesleniyoruz, sesimize cevap gelmiyor. Bir müddet sonra parmaklarım uyuşmaya başladı ve hemen yerden kar alıp, karla ellerimi ovdu ki hareketsiz kalıp donmasın diye. Çok insancıl bir arkadaştı, çok sevgi doluydu. Allah rahmet eylesin.”